21 Kasım 2013 Perşembe

01:03 - No comments

Sonbahar

Babam çok konuşmazdı. Ama ben anlardım çoğu zaman gözlerindeki hüznü. Çocukluğumdan beri bir abide gibi karşımda duran o devin varlığı dahi, adı dahi güven verdi her zaman. Nedeni, sonbahar oldu mu "Kış kapıda. Allah dışarıda olanlara yardım etsin" sözüydü. Çocuk aklımla dışarıda kimler kalıyor diye düşünürdüm. Kovalı sobanın külünü temizlemek anneme düşerdi her zaman. Ama yakmak babamın işiydi. Yaktığı zaman oda ısınırdı birden. Konuşmazdı... Ama ısıtırdı işte. Dışarıda kalanlara bakmak için burnumu cama dayar, nefesimin buğusu ile bulanık bakardım sokağa. Sokak bulanıktı o çağlarda, şimdi karanlık. Babam, annemle konuşurken "Allah büyük çıkarırız bir şekilde" derdi hep. Ayın sonunda ince bir tebessüm sonra yine hüzün kaplardı yüzünü. Yine bir sonbahar günü "Kış kapıda. Allah dışarıda olanlara yardım etsin" dedi. "Baba! Dışarıdakiler kim?" diye sordum. "Evi olmayanlar oğlum" dedi. "Evi olmayan olur mu baba?" dedim. "Olur ya" dedi. "Olmaz mı hiç" Bizim de evimiz bir gözdü. Ama vardı. Yani içinde ısıtan bir insan vardı. Annemin dizlerine yattığımda, çoğu zaman babamın bize bakarak dalıp gittiğini görürdüm. Ne düşündüğünü merak etmiştim hep. Sonradan anlıyor insan sıkışmışlığı ve çaresizliği. Hep çalıştı babam ama çok konuşmadı. Çok çalıştı ama konuşmadı. Belki de dermanı yoktu konuşmak için. Konuştuğu ender anlarda da söylediği söz, mühür gibi işlerdi benliğime. "Sen sen ol kırılma oğlum. Bükül, eğil ama kırılma emi!" Düşen yaprakları takip ederdim sonbaharda. Ahenkle düşüşlerini izlerdim. Huşu içerisinde inerlerdi dallarından. Babam... Kimi zaman... Bakardı... Öylece... Sözlere dökmezdi hissettiklerini dökemezdi. Çünkü kaldıramazdı dili hayattaki duruşunu. O da sessizliği seçti. Yani bana öyle geldi. Küçükken, "Ne olacaksın büyünce?" sorusuna bir cevap bulamazdım. Ta ki sonbaharda kucağıma düşen kuru bir yaprakla, babamın ölüm haberi aynı ana denk gelene kadar. Ağaç olmak istedim...Rüzgara, fırtınaya inat, tüm dallarımdaki yapraklara tutunmak istedim. Hareketsiz, mağrur ama kuşlarla hasbihal ederken, kimsenin bakmadığı yerden gökyüzüne bakmak istedim.